Biz sana güveniyoruz Ahmet, çünkü Ahmet biziz

“…Ve onlar konuştukça biz de gördüğümüzü söyleme borcu altına giriyoruz, Ahmet Şık, terörist değildir. Ahmet Şık, ergenekoncu değildir. Ahmet Şık, faşist değildir. Ahmet Şık, Hrant’ın katili değildir. Ahmet Şık “iyi çocuk” değildir. AHMET ŞIK BİZİZ.  Hepimiziz.

Yeter. Türkiye tarihinin en önemli davasını siyasi bir hesaplaşmanın uzantısı gibi görenler yüzünden Ahmet Şık’lar içeri girip nihayetinde V. Küçük’lerin dışarı çıkma ihtimali doğduysa itiraz ediyoruz.

Çünkü adalet istiyoruz. Güçlünün ezdiği, nasırına dokunulduğunda masumların tutukevlerine gönderildiği, insanların yalnız oldukları değil olmadıkları için de suçlanabildiği, hayatların ve itibarların bir kibrit gibi yakıp kül edildiği bir kabus değil.” *

İşte budur ahvalimiz. Bu yüzdendir sizi bir mektup kampanyasına davetimiz. Kaleme, fikre yapılan bu saldırılara karşı kalkanımız yine kalemimiz olsun, Ahmet’e, kalemle ses edelim, kalemle dokunalım ve kalemlerimizle “Biz sana güveniyoruz Ahmet, çünkü Ahmet biziz.”  diyelim diye. Sen de Ahmetsin, eğer tarafsan ve tarafın ezilenin yanıysa. Eğer faşizmin her izinde derin bir iç çekişle paralanıyorsa ciğerlerin, Manisa’lı gençlerin, öldürülen aydınların, işkenceden geçirilen devrimcilerin, kürtlerin sorumluluğunu bir yumruk gibi boğazında hissediyorsan Ahmet sensin. Ahmet benim, Ahmet biziz.

Ahmet biz olduça, onu  dört duvar arasına koyabilirler belki ama fikirlerini tutuklayamazlar. Onu yalnızlaştıramazlar. Niyet ettikleri gibi itibarsızlaştıramazlar. Onurlu insanların ışıltıları büyük olur, onlara atılan çamur atanı itibarsızlaştırır ancak.

Ve işte biz yalnız bırakmıyoruz Ahmet’i, sessiz bırakmıyoruz, kelimesiz, sözsüz bırakmıyoruz. Mektup yazıyoruz Ahmet’e. İçimizden geçeni, sokakta olanı yazıyoruz. Ahmet’e değil bize, kendimize sahip çıkıyoruz. Çocuklarımız yarın kuşatılmış bir ülkenin düşünemeyen, sorgulamayan robotları değil de dünyayı rengarenk boyayan oyunbazları olsun diye. Gözleri donuk değil güneş güneş baksın diye.


Ahmet’e mektup göndermek için;

Ahmet Şık

Silivri Cezaevi 2 No.lu Cezaevi B-9 Koğuşu Silivri – İstanbul

adresini kullanabilirsiniz.

*http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=ahmet+%C5%9F%C4%B1k&a=sr&au=aethewulf 

26 Mart  2011 Cumartesi günü Saat: 12.00’da Galatasaray Postahanesi’nden toplu olarak Ahmet Şık’a mekrup göndereceğiz.


11 responses to “Biz sana güveniyoruz Ahmet, çünkü Ahmet biziz

  • Sinan

    İktidara karşı durmak her zaman bedel ödemeyi zorunlu kılar,toplumu kuşatan bu saldırı dalgasının şifrelerini çözmek isteyenler toplumu aydınlatmaya çalışanlar adına bedeli ahmet şahsında bütün duyarlı insanlara yöneltiyorlar.Ahmet sadece bir simge bütün ahmetleri,aydınlık bir geleceği savunan herkesi korkutmak teslim almak istiyorlar.Farkındayız bir suç varsa bu Ahmetin değil hepimizin suçu suçluyuz,suçumuzu biliyoruz ve bu suçu bilerek isteyrek daha kitlesel biçimde işlemeye devam etmeliyiz.Hepimizi tutuklamaya ceza evleriniz yetmez TOKİ ye söyleyin daha büyük cezaevleri yapsın işiniz zor.
    “Burjuvazi kavgaya davet etti bizi davetleri kabulümüzdür..”

  • ANDAÇ AKMAN

    Sevgili Ahmet,

    gazeteciliğini,herşeyden önce insanlığını iyi bildiğimiz için,aynı kulvarda yürüdüğümüz,hüzünlerimizle,kaygıalırmızla,mutluluklarımızla aynı havayı soludğumuz için içinde olduğun durumu asla haketmediğini düşünüyoruz,faşizmin her türlüsüne karşı,karanlıkların aydınlanması için,hayatı zindan edenlerin karşısına dikildiğin için orada olduğunu biliyoruz,umudumuzla,isyanımızla,sevgimizle yanındayız,haklıyız…

  • hasan

    ahmet şık ın tıtuklanmasını kınıyorum,
    özgürlük savunucusunun içeri atabilirler
    ama düşüncelerini asla…

  • Yurdagül Uygun

    Sevgili arkadaşım, yanındayız ve sana güveniyoruz. Uzun uzun yazmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Herşeyi görüyoruz, biliyoruz. Senin de suçsuz olduğunu adımız gibi biliyoruz. Nedim’e selamlar…

  • sırrı altuğ

    Merhaba Ahmet Şık, Sevgili anneni, ve eşini tanıdık, o dünya iyisi kadınların oğlu, ve eşi olmak senin için çok büyük mutluluk olmalı, onlar bir suçluyu savunmayacak kadar mükemmel insanlar. Güzel günlere kavuşmanız dileklerimle. sırrı altuğ

  • Sibel Doğan

    ÇOK ESKİ YILLARDA KRALLIKLA İDARE EDİLEN BİR ÜLKE VARMIŞ. AMA BU ÜLKEDE, HUKUK VE HAKİMLER DE VARMIŞ. TÖRELERE GÖRE, BİR VATANDAŞ ÖLDÜĞÜNDE, ŞEHİR MERKEZİNDEKİ DEV ÇAN BİR DEFA ÇALINIRMIŞ. UZUN UZUN DA YANKILANIRMIŞ. EŞRAFTAN BİRİSİ ÖLÜRSE ÇAN İKİ DEFA, BÜYÜK BİR DEVLET ADAMI ÖLÜRSE ÜÇ DEFA ÇALINIRMIŞ.
    YA KRAL? O ÖLDÜĞÜNDE, ÇAN DÖRT DEFA ÇALINIRMIŞ.
    GEL ZAMAN GİT ZAMAN ŞEHİRDE BİR OLAY OLMUŞ, İŞ MAHKEMEYE İNTİKAL ETMİŞ. DAVANIN SANIĞI OLARAK MAHKEME HUZURUNA ÇIKARILAN KİŞİNİN MASUMİYETİNİ BÜTÜN VATANDAŞLAR BİLMEKTE İMİŞ. BİR FORMALİTE OLARAK GÖRÜLMESİ VE BERAAT BEKLENEN DAVADAN SÜRPRİZ BİR KARAR ÇIKMIŞ VE SANIK PARA CEZASINA MAHKÛM OLMUŞ.
    HAKİM SORMUŞ: ” -BİR DİYECEĞİN VAR MI?”
    SANIK, ” – HAYIR!” DEMİŞ.
    MAHKEME BİTMİŞ. DİNLEYİCİLER KAFALARINDAKİ KAYGIYLA DAĞILMIŞ. KISA BİR SÜRE SONRA TÜM ŞEHİRDE DEV ÇANIN SESİ DUYULMUŞ. “ACABA ÖLEN KİM?” DİYE MERAK ETMİŞ AHALİ. ÇAN BİR DEFA DAHA ÇALMIŞ, “ACABA EŞRAFTAN KİM ÖLDÜ?” DİYE MERAK ETMİŞ AHALİ. ŞEHİR ÇAN SESİ İLE BİR DEFA DAHA İNLEYİNCE, “BÜYÜK BİR DEVLET ADAMI, ACABA KİM?” DEMİŞ AHALİ. SORUYA CEVAP ALINMADAN ÇAN BİR DEFA DAHA ÇALMIŞ, YERİ, GÖĞÜ İNLETMİŞ. HERKESTE BİR FERYAT: “EYVAH! KRALIMIZ ÖLDÜ!” DEMİŞ AHALİ.
    ANCAK, TÖREDE GÖRÜLÜP İŞİTİLMEMİŞ BİR ŞEKİLDE ÇAN, BEŞİNCİ DEFA DA ÇALMIŞ. YER GÖK İNLEMİŞ VE SESLER KESİLMİŞ. HERKES BUNUN NE ANLAMA GELDİĞİNİ ÖĞRENMEK İÇİN ÇAN GÖREVLİSİNE KOŞMUŞ. BİR DE BAKMIŞLAR Kİ ÇANI, HAKSIZ YERE MAHKÛM EDİLEN ADAM ÇALMAKTA. SORMUŞLAR:
    ” -NE DEMEK BEŞ DEFA ÇAN ÇALMAK? KRALDAN DAHA BÜYÜK BİRİSİ Mİ ÖLDÜ?”
    CEVAP ŞAŞIRTICI OLDUĞU KADAR ANLAMLIYMIŞ DA:
    ” -EVET, ADALET ÖLDÜ!”

    Adaletsizliği önleyecek gücümüzün olmadığı zamanlar olabilir ama; adaletsizliğe itiraz etmeyi beceremeyeceğimiz bir zaman asla olmamalıdır!

    Elie Wiesel – Nobel Barış Ödülü Sahibi

    • mustafa baloğlu

      Bre mendeburlar bilinen siyasal tarih boyunca ezilenlerin temsilcilerine egemenlerin saldırması bilinen bir siyasal taktik. Muaviyeden tutunHızır paşaya,Recep Pekerden 12mart darbecilerine oradan Evrenli 12Eylüle,bu günde Tayyiban sultanlığına aynı saldırganlık,aynı saltanat perestlik uğruna yalan, dolan ,iftira ve binbir türlü entrika amma her gecenin sabahıda var unutmasın egemenler.Ahmet şık kavgaya devam,kalemin ,beynin ,elin, kolun güçlü olsun.

  • Ozlem

    Ahmet, seninle ilgili saçmalıklara inanmadığımızı biliyorsun zaten, sana anlatmaya gerek yok ama. Buradan da dota, özellikle düşmana duyuralım diye… Ahmet’i Veli Küçük’le aynı duvarların içinde tutmak ona vereceğiniz en büyük cezaydı zaten. Bırakın arkadaşımızı!!!

  • hakan bayhan

    “Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.” (Halil Cibran)
    Sevgili Ahmet, kaç yıl oldu hatırlamıyorum seninle tanışalı, mesai arkadaşı ve dost olalı…
    Ne söylenirse söylensin sana ve Nedim’e yüklenmek istenen suçların asıl kimlerin suçu olduğunu biliyoruz. Sen mesleğine yakışanları yaptın, yapıyorsun.
    Kalbim her zaman seninle. Yanında olduğumuzu ve sana inandığımı bil.

  • Mustafa Göknur

    Sevgili AHMET,
    Demokrasi ve özgürlükler için demokrasi karşıtı güçlere karşı verdiğiniz demokratik mücadelenizi biliyorum,mücadelenizi destekliyorum.Bu uğurda mücadele veren tüm basın emekçilerine ve çağdaş aydınlara yapılan zulmü kabul edemiyorum.

  • Ceylan Özerengin

    Sevgili Ahmet,

    Biz senin nasıl bir insan ve gazeteci olduğunu biliyoruz. Seninle ilgili söylenen tek bir saçmalığa bile inanmadım, inanmam. Bu arada notlarını, bilgisayarlarını elden geçirip “delil üretiriz,milleti ikna ederiz” filan diye düşünenler varsa, hiç zahmet etmesinler! Biz arkadaşımızı iyi tanıyoruz, sizin bize “tanıtmanıza” hiç gerek yok!
    Bugün 13 Mart, binlerce gazeteciyle birlikte yürüdük Ahmet. Kimler yoktu ki! Rüyanda görsen inanmazsın :-))Taşınan bir pankart bana seni anımsattı: “Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin. Boyun eğeceksen gazeteciyim demeyeceksin.”
    BIRAKIN ARKADAŞIMIZI!

Yorum bırakın